Biri en büyük, diğeri ise en küçük sınıfa ait iki farklı modeli yanyana getirdik ve tüm dergiler arasında ilk kez Carmedya’da okuyacağınız bu çok özel test organizasyonunu gerçekleştirdik.
İlk bakışta başta kendilerine has boyutları ve sürüş özellikleriyle, kelimenin tam anlamıyla birbirine zıt iki kutup gibi görünen Smart forTwo ve Scania G420 4×2, aslında çok önemli ortak bir özelliğe sahip. Bu iki modeli tercih etmemizin sebebi her iki aracın da sınıflarında kuralları belirlemesi oldu.
Test boyunca bize iki ayrı dünyanın kapılarını açan bu özel konuklarımız hakkındaki izlenimlerimi, ilerleyen sayfalarda çarpıcı fotoğraflar eşliğinde birbirinden ayrı iki farklı bölüm halinde okuyabilirsiniz.
SCANIA G420 CA 4×2 HSA
Ağır taşımacılık sektörünün farklı alanlardaki ihtiyaçlarına cevap vermek için tasarlanan G Serisi, Scania model gamının ortasında yer alıyor. Daha çok inşaat, dağıtım vb. işlere yönelik olarak tasarlanan P Serisi ve yüksek performans isteyen uzun yol taşımacılığı için geliştirilen R Serisi’nden farklı olarak G Serisi, inşaat, dağıtım gibi alanlardan, uzun yol taşımacılığına kadar birçok farklı alana uyum gösterebilen ve Scania’nın en çok satan model serisi olarak karşımıza çıkıyor.
G Serisi’nde üçü yataklı, biri gündüz ve diğeri ise kısa kabin olmak üzere beş farklı kabin çeşidi bulunuyor. Serideki tüm modeller hem kamyon hem de çekici olarak kullanılabiliyor.
P Serisi’ne göre daha geniş bir kabin ve uyuma alanı sağlayan G Serisi’nde en ağır işler için yeterli gücü sağlayan ve 480 HP’ye kadar çıkabilen farklı motor seçenekleri kullanılıyor.
Testimize konuk olan Scania G420CA 4×2 HSA modelinde Euro 4 uyumlu ve 6 silindirli 11.7 litrelik motor kullanılıyor.
1900 devirde 420 HP güç ve 1100 ile 1350 devirler arasında sürekli olarak 2000 Nm tork üreten motor 12 ileri + 2 karınca + 2 geri düz vitesle kombine ediliyor. Karınca modu, ağır yol ve yük şartları için kullanılıyor ve aracın düşük hızlarda güvenle yol almasını sağlıyor.
Kullanımı bir 4×4 kadar rahat ve konforlu olan Scania G420’de ABS fren sistemi ile birlikte, rampa kalkış destek sistemi ve cruise control bulunuyor.
Önde zırh formuna sahip ön ızgara Scania’nın marka kimliğini vurgularken, 11.7 litrelik turbo motorun gücünü ön ızgaranın iki yanında bulunan geniş hava girişlerinden anlayabilirsiniz.
Her iki yanda bulunan üçer adet basamak sayesinde bu devasa boyutlara sahip araca iniş ve binişler de son derece kolay.
Uzun yolculuklar için tasarlanan ve bu nedenle sürücüye son derece cömert bir kabin hacmi sunan araçta iki kişi için yatak ve okuma lambası bulunuyor.
Havalı kabin süspansiyonu sayesinde kötü yol koşullarında bile konforlu yolculuk imkanı sunan Scania G420 aynı zamanda sahip olduğu Türkçe yol bilgisayarı ve seyir sırasında aracın daha verimli kullanımı için sürücüye ipuçları veren SDS (sürücü destek sistemi) gibi teknolojik donanımlarla binek araçların konforunu sınıfına yansıtıyor.
Aracın kabininde herhangi bir engelle karşılaşmadan gezinebilirsiniz. Ortada iki koltuğu birbirinden ayıran bir bölme bulunmadığından Scania G420 size özgürce hareket edebilme imkanı sunuyor. Hatta sürücü koltuğundan kalkarak diğer tarafa geçmeye çalıştığınızda rahat hareket edebilmek için vites kolunu da katlayabiliyorsunuz.
Hemen herşeyin ergonomik olarak tasarlandığı araçta ön konsoldaki bütün kumandalar sürücünün rahatlıkla ulaşabileceği yerlere konulmuş. Konsolun eğimli yapısı da seyir sırasında dikkatinizi dağıtmadan bütün kumandaları kullanabilme olanağı tanıyor. Cruise control ve ses sistemine direksiyon üzerinden kumanda edebiliyorsunuz. El freni ön konsola yerleştirilmiş ve kullanımı son derece pratik. Uzun yolculuklarda havadar bir ortam isteyenler içinse otomatik sunroof unutulmamış.
Geniş aynalar sayesinde problemsiz bir görüş alanı sunan araç, yüksek gövde yapısına rağmen sert girilen virajlarda bile dengesini ustalıkla koruyabiliyor.
[table id=15 /]
KENT ULAŞIMINA EKONOMİK ÇÖZÜM / smart fortwo coupe mhd
Daimler ve İsviçreli saat üreticisi Swatch işbirliğiyle ilk olarak 1997 yılında satışa sunulan smart’ın 2007 yılında tanıtılan son jenerasyonu önemli yeniliklerle yola çıktı.
İsmini Swatch ve Mercedes Art kelimelerinden alan smart, küçük sınıftan çok kendisine özel bir sınıf yaratmış gibi duruyor. Sadece 2695 mm uzunluğa sahip smart, çoğu firmanın bugün giderek daha fazla önem verdiği yoğun kent trafiğine alternatif çözüm arayışları ve çevreci otomobiller üretme çabalarını yıllar önce çözmeyi başarmış özel bir marka olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle trafik çilesinden ve park sorunundan bunalan ülkemizde ilgi görmesi gereken smart markası Türkiye’den çok Avrupa’da büyük ilgi görmeye devam ediyor.
Çift renkli gövdesiyle sevimli bir görünüme sahip otomobilin gri renkli ve tek parçadan oluşan tridion güvenlik hücresi sürücüyü ve yolcuyu çepeçevre sararak, kaza durumunda yaralanma ve ölüm risklerinden koruyor. Aracın arka tekerlekleri yandan çarpmada, arkasındaki süspansiyon sayesinde darbenin şiddetini azaltırken, ön tekerlekler de kafa kafaya çarpışmalarda darbeleri emerek, araç içerisinde çarpışmanın şiddetinden doğan sarsıntıyı azaltıyor.
1559 mm genişliğe ve 1542 mm yüksekliğe sahip bu sevimli otomobil, dışarıdan bakıldığında son derece küçük görünen boyutlarına rağmen, iç mekandaki akıllı çözümlerle, iki kişinin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak cömert bir kullanım alanı sunuyor. İç mekanda sade bir tasarımla sizi karşılayan otomobilin her yerinde kullanılan yuvarlak formlar, aracın dışı gibi iç mekanında da eğlenceli ve sevimli bir ortam yaratıyor. Aracın boyutlarından beklenmeyen 220 litrelik bagaj hacmi ise daha büyük sınıftaki modellerle neredeyse aynı yükleme kapasitesine sahip.
Testimize konuk olan fortwo coupe MHD modeli, start/stop sisteminin de etkisiyle ortaya koyduğu yakıt ekonomisiyle tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Mikro hibrit adı verilen yeni bir teknolojiye sahip motorun kullanıldığı fortwo coupe, MHD’nin motor kaputunun altında 999 cc hacminde bir ünite yer alıyor.
5800 devirde 71 HP güç ve 4500 devirde 92 Nm tork değerlerine sahip fortwo coupe MHD’nin motoru, beş kademeli otomatikleştirilmiş düz şanzıman sistemiyle kombine ediliyor. Otomatikleştirilmiş diyorum çünkü düz vitesin kullanımı tamamen tiptronik sistemlerde kullanılan manuel mod ile aynı. Bu sayede hem yarı otomatik bir şanzıman sisteminin rahatlığını, hem de düz şanzıman sisteminin seriliğini bu otomobilde bulabiliyorsunuz.
Aynı zamanda yeni şanzıman sistemi sayesinde gaz pedalına sonuna kadar bastığınızda o anki duruma göre vitesi bir veya iki kademe küçülten kickdown fonksiyonunu da kullanma olanağına sahipsiniz. Bu sistem size ani hızlanmaya ihtiyaç duyduğunuz yerde imdadınıza yetişiyor.
Test otomobilimiz, kardeşlerinden vites kolunun önünde yer alan Eco butonuyla ayrılıyor. Eco modu, aracın yakıt tüketimini önemli ölçüde düşüren start/stop sistemini devreye alıyor. Artık giderek yaygınlaşmaya başlayan bu sistem sayesinde araç, trafikte durduğu anda motoru kapatıyor ve hareket ettiğnizde tekrar motoru çalıştırarak yoluna devam ediyor. Bu sistemin etkisiyle otomobil 100 kilometrede 4.3 litre ortalama yakıt tüketimi değeriyle yolların en cimri otomobili olma özelliğini taşıyor.
Yol tutuş açısından son derece başarılı bulduğum fortwo coupe MHD’de tek sıkıntı ise aracın sert direksiyon sistemi. Sert virajlarda yana doğru yığılmasına rağmen dengesini korumayı başaran otomobilin kent trafiği için tasarlandığını ve yüksek hızlara çıkma gibi bir iddiası olmadığını da belirtelim. Sonuç olarak boyundan büyük işlerin altından kalkan smart fortwo coupe ideal bir kent otomobili diyebilirim.
Yazı: Önder Canözer
Fotoğraflar: Berk Ertükel
[table id=16 /]