Fransız otomobil üreticisi Renault, otomotiv dünyasında devrim yaratan elektrikli otomobil serisinin ilk iki modeli Fluence Z.E. ve Kangoo Z.E. modellerini Santral İstanbul’da basına ve kanaat önderlerine tanıttı. Lansman sırasında elektrikli modellerin sistemlerinden, şarj altyapısına kadar hemen herkes tarafından merak edilen her konuda bilgi alabildiğimiz bu özel günde, dört modelden oluşacak ailenin ilk iki üyesi Fluence Z.E ve Kangoo Z.E’yi kullanma fırsatı bulduk.
Sürüş izlenimimizden önce araçlarla ve elektrşkli otomobillerin sistemleriyle ilgili bilgileri aktarmakta yarar var. Lansman sırasında konuşan Renaut Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, 2010 yılında dünyada yüzde 50 olan şehirli nüfusun 2050 yılında yüzde 70 seviyesine geleceğinin tahmin edildiğini belirterek, çevreci otomobillerin yaygınlaşmasının yoğun nüfus nedeniyle kaçınılmaz olduğunun altını çizdi. Dünya genelinde bugün havaya salınan CO2 gazının yüzde 13’ünün sadece otomobillere dayalı olduğunu ifade eden Aybar her geçen gün önem kazanan çevre bilincine Renault markası olarak büyük katkı sağladıklarını, Renault marka otomobillerin çevreye duyarlı fabrikalarda üretildiğini, bu fabrikalarda yüzde 95 oranında geri dönüşümlü parçalar imal edildiğini vurguladı. Aynı şekilde üretilen plastik malzemenin yüzde 5 olan geri kazanımının yeni teknolojilerle granüle edilerek, artık yüzde 30 oranında geri dönüşüm sağladığını bu malzemelerin Megane model gamında kullanıldığını söyleyen Aybar, tüm bunların yanında daha da çevreci teknolojiler geliştirmek için çaba gösterdiklerini de belirtti.
Alınan tedbirler ve Avrupa Birliği tarafından getirilen kısıtlamalarla bugün benzinli bir otomobilin 190 g/km CO2, dizel bir otomobilin 146.3 g/km CO2 ve hibrid araçların 89 g/km Co2 emisyon oranına sahip olduğu dikkate alınacak olursa, elektrikli otomobillerin önemi çok daha net anlaşılabilir. Dünyadaki elektrik üretimi bugün 62 g/km oranında CO2 emisyonuna neden olduğundan aslında her ne kadar gerçek anlamda çevreci diyemesek de, diğer teknolojilerden ço daha az oranda kirliliğe neden olması da elektrikli otomobillerin en büyük avantajı olarak karşımıza çıkıyor. Nükleer enerji kullanıldığında bu oran yüzde 2’ye, rüzgar enerjisi olursa sıfıra kadar düşebiliyor ancak nükleer enerjinin getirdiği farklı sıkıntılar ve rüzgar enerjisinin kapasiteyi karşılayamaması nedeniyle bu iki alternatif enerji sistemi şimdilik pek de avantajlı görünmüyor.
Elektrikli otomobiller dünyasına adım atan ve tamamen elektrikle çalışan teknolojiyi kullanan seri otomobilleri ilk üreten ve satışa ilk sunan marka olan Renault, işe İstanbul’da start alan Türkiye turu ile başladı. Tur sonunda yaklaşık 2 bin kişinin elektrikli otomobillerle tanışmasını hedefleyen yetkililer, Fluence Z.E. ve Kangoo Z.E. modellerinin ülkemizde bu yılın sonbahar aylarında satışa sunulacağını belirtiyorlar. Bu iki modelin ardından Twizy ve gelecek yıl da Zoe modelleriyle aileyi tamamlayacaklarını belirten yetkililer, araçlarda lityum iyon piller kullanıldığını açıkladılar. Bugün dünyada sadece Çin ve Şili’nin genelinde 14 ile 17 milyon ton lityum rezervi olduğunun tahmin edildiğini belirten uzmanlar, bu nedenle hem ucuz hem de dayanıklı bir malzeme olduğu için lityumun tercih edildiğini vurguladılar.
Fluence Z.E.’de arka koltukların arkasında kalan bölümde dikey, Kangoo Z.E’de ise kasanın altına yatay olarak yerleştirilen pillerin boyut ve ağırlıkları da farklılık gösteriyor. Fluence Z.E.’de kullanılan pil 250 kg’den daha fazla bir ağırlığa sahip. Türkiye’de Bursa’da montajlanan ve zırhı sayesinde son derece sağlam olan pil, her türlü darbeye ve ısıya karşı da direnç gösteriyor. Tam şarj ile Fluence Z.E 185 km yol alabilirken, bu menzil Kangoo’da 170 km olarak ölçülmüş. Twizy’de ise bu menzilin 100 km olduğu belirtiliyor.
Yapılan araştırmalarda şehir hayatında binek otomobillerde ortalama günlük menzilin 85 km, ticari araçlarda ise 150 km olduğunun tespit edildiğini belirten uzmanlar, elektrikli otomobillerin özellikle şehirde yaşayan ve ayda 1100 km’den fazla yol yapanlar için ideal olduğunu söylüyorlar. Araçların Zoe hariç Avrupa satış fiyatları açıklanmış durumda. Buna göre Fluence Z.E. 5 bin euro teşvik indirimiyle 21 bin 300 euro, Kangoo Z.E. yine 5 bin euro teşvik indirimiyle 15 bin euro, Twizy ise 5 bin euro indirimle 6 bin 990 euro satış fiyatıyla yollara çıkacak. Otomobillerde kullanılan piller ise bu fiyata dahil değil. Piller için aylık bir kira ödenmesi gerekiyor. Bu kira Avrupa’da Fluence Z.E. için 79 euro, Kangoo Z.E. için 72 euro ve Twizy için 45 euro olarak belirlenmiş durumda. Ülkemizdeki rakamların ise yüzde 3 ÖTV oranı sayesinde bu fiyatların biraz üzerinde açıklanması bekleniyor.
Fluence Z.E. Türkiye’de, Kangoo Z.E. ve Zoe Fransa’da, Twizy ise İspanya’da üretiliyor. Renault ile Nissan’ın ortak projesi olan elektrikli Leaf ise İngilere’de üretiliyor. Pillerin ise Portekiz’de üretilmesi planlanıyor.
Araçlar için dünyada ev tipi, hızlı şarj ve quick drop adı verilen pili değiştirmeye yönelik üç farklı şarj sistemi uygulanıyor. Ev tipi şarj sistemi için apartmanların ortak kararlarıyla otoparklara şarj cihazı yerleştiriliyor. Eğer akım yeterli değilse altyapı kontrol ediliyor, gerekirse yenileniyor. Bu tip şarj ile bir otomobil 6-8 saat arasında tam olarak şarj olabiliyor. Araçlarda elektrik motoru, önede standart akü, dönüştürücü, soğutma sistemi ve pil bulunuyor. Dönüştürücü şehir akımı olan 220 voltu, pilin ihtiyacı olan 400 volta yükseltiyor. Eğer elektrikler kesilirse ev elektriğinizi bu kez aracınızdan karşılamanız bile mümkün. Bu kez de dönüştürücü akımı 220 volta indiriyor. Aynı şekilde akşamdan park yerinde şarja bağladığınız otomobilinizin saat kaçta klimasının devreye girmesi gerektiğini de programlayabiliyorsunuz. Bu sayede otomobile yaz kış 21 derece ısıda binmeniz mümkün ancak bu sistem pil yüzde 70 ve üzeri oranda doluysa devreye giriyor. Bir pil tam olarak şarj olduğunda ev tarifesinden ödediğiniz elektrik maliyeti sadece 4 TL 40 kuruş olarak gerçekleşiyor. Adını İngilizce Too Easy’den (çok kolay) alan Twizy 3.5-4 saat, adı sıfır emisyondan gelen Zoe ise çok daha düşük bir zaman diliminde şarj edilebilecek.
Hızlı şarj dediğimiz diğer sistemde ise otomasyonu FullCharger isimli bir şirket sağlıyor. Bu şirket ABD’den Schneider Electric tarafından geliştirilen iki farklı tipte şarj ünitesi ithal ediyor. Bu sistemlerin alışveriş merkezlerinin otoparklarında, İspark’larda ve önemli noktalarda bulunması planlanıyor. Bu sistemle aracınızı 30 dakika içerisinde şarj etmeniz mümkün oluyor. Araçlarda bulunan akıllı navigasyon ile en yakın şarj ünitelerinin yerini ve ünitenin boş veya dolu olduğunu görebiliyorsunuz. Hatta eğer boşsa sistem istediğiniz an bu üniteyi sadece size rezerve edebiliyor ve siz gidene kadar kimse yerinizi alamıyor. Şarj ünitesinin yanında yakıt pompasına benzeyen bir fiş bulunuyor. Bunu araçta bulunan fiş yuvasına takıyorsunuz ve şarj başlıyor. Bu işlem için abone olacağınız bir kartınız olması yeterli. Kablonun her iki ucu kilitleniyor ve şarj sırasında kimse kabloyu yerinden oynatamıyor. Eğer sistemde arıza meydana gelires kontrol merkezine ulaşarak arızayı bildiriyorsunuz ve anında uazaktan müdahaleyle arıza giderilebiliyor. Hangi aracın hangi noktada şarj edilmeye başlandığı ve durumu da yine kontrol merkezinde takip edilebiliyor. Bu sistemde her şarjın fiyatının 10 TL üzerinde olması bekleniyor.
Üçüncü sistem olan quick drop ise şimdilik sadece İsrail ve Danimarka’da uygulanıyor. Bu sistemde istasyonlar boş pilinizi alıp dolusunu yerine takıyor ve işlem sadece 3 dakika sürüyor. Türkiye’de yatırım maliyetleri açısından bu sisteme şimdilik sıcak bakılmıyor.
Araçlarda kullanılan pillerin -15 derece ile 60 derece arasındaki sıcaklıklarda yüzde 100 kapasiteyle çalıştığı, -30 veya -40 gibi aşırı soğuk havada da çalıştığı ancak hızlanmada fark edilemeyen bir yavaşlama olabildiği tespit edilmiş. Pillerin sekiz yıl içinde kapasitelerinde düşüş olabileceği öngörüldüğünden, sekiz yıl sonra pil mutlaka yenisiyle ücret alınmaksızın değiştiriliyor. Pillerin satış yerine kiralanıyor olması bir pilin maliyetinin 12 bin eurodan fazla olması nedeniyle tercih edilmiş. Bu sayede fiyat aracın satış fiyatını etkilemiyor. Pildeki en küçük arıza ise ücretsiz olarak gideriliyor. Araçta yaşanan problemlerde pil içindeki iki ayrı bilgisayar sistemi enerjiyi keserek güvenliği sağlıyor. Bir pil toplam 687 parçadan oluşuyor.
Şu ana kadar elektrikli otomobiller için Renault 4 milyar euro yatırım yapmış durumda. 2020 yılına kadar şehirlerdeki araçların yüzde 10’unu bu tip otomobillerin oluşturacağı tahmin edilirken, 2016 yılında dünyada 3 milyon, 2020 yılında ise 6 milyon elektrikli otomobilin yolda olacağı iddia ediliyor.
Şu ana kadar Türkiye’de sadece İstanbul, Ankara ve Gaziantep ile anlaşma yapılırken, sistemin yaygınlaşması için tüm belediyelerle görüşmelerin sürdürüldüğü de belirtiliyor.
Kangoo Z.E.
Lansman sırasında kullanma olanağı bulduğum araçlara değinecek olursak, öncelikle Kangoo Z.E. modelini deneme imkanı buldum. Araç dışarıdan bakıldığında standart Kangoo ile hiçbir farklılık göstermiyor. İçeride ise gösterge panelinin mavi aydınlatması ile navigasyon ekranı farklılıklar olarak öne çıkıyor diyebilirim. Aracı çalıştırdığınızda en ufak bir ses ve titreşim duymuyorsunuz. Hatta çalışan bir araca bindiğinizde yanlışlıkla tekrar çalıştırmaya kalkabilirsiniz. Otomatik vitesi sürüş konumuna aldığınızda gösterge panelinde GO yazısı beliriyor. 60 HP güce sahip motor, 226 NM tork sağlıyor. Kangoo Z.E.’de pil şasinin altında yatay olarak bulunduğundan yükleme alanından ödün verilmemiş sadece aracın ağırlığı biraz artmış ve 1425 kilograma yükselmiş. Hız kadranın yakınında bir gösterge, bataryanın şarj düzeyini gösteriyor. Araçta bir ekonometre (tasarruflu kullanım sayacı) sürücüye enerji tüketim düzeyini belirtiyor. Bu sistemde yeni renk kodları kullanılıyor: aracın (normal) kullanım bölgesi için açık mavi, ekonomik kullanım için koyu mavi ve menzil mesafesini olumsuz etkileyecek aşırı tüketim bölgesi için kırmızı. Yol bilgisayarı da elektrikli araca uyarlanmış. Kalan kWh miktarını, ortalama ve anlık tüketimi ile km cinsinden kalan menzil mesafesini gösteriyor.
Renault Kangoo Express Z.E. termik versiyonla aynı boyutlara ve yükleme kapasitelerine sahip. 4,21 m uzunluğundaki Renault Kangoo Express Z.E 3 – 3,5 m3 arasında değişen bir yükleme hacmine sahip. Bataryaların döşeme altında orta konumda yerleştirilmesi elektrikli Kangoo’nun yükleme kapasitesinin termik versiyona kıyasla tamamen korunmasını sağlıyor. Asimetrik kanatlı arka kapıları ve sürgülü yan kapısı da yükleme alanına erişimi kolaylaştırıyor.
Yeni Kangoo Express Z.E., kısa motor kaputu, sağlam ön yüzü ve su damlası şeklinde kristal renkli farları ile termik versiyon ile aynı genel tasarımdan yararlanıyor. Türkuaz mavisi yazısı ile yaprak şeklinde kromajlı bir Z.E. etiketi aracın arkasına yapıştırılarak bu modelin elektrikli araç kimliğini sergiliyor. Aracın ön kısmında sağ farın yakınında yer alan Z.E. damgalı bir şarj prizi kapağı da aracın elektrikli bir versiyon olduğunun anlaşılmasını sağlıyor. Bu şarj prizi kullanıcıların park etme biçimlerine göre işlevsellik kaygısıyla yolcu tarafında konumlandırıldı. Üstelik, yuvarlanmaya karşı düşük dirençli lastikler aracın enerji randımanının artırılmasını sağlıyor.
Karoser renkleriyle ilgili olarak, Yeni Kangoo Express Z.E ile 11 mat veya efektli renk sunuluyor ve lansman rengi « bleu silver » yani gümüş mavisi olacak. Kangoo Express Z.E. her şeyden önce bir filo aracı olduğundan, müşteriler kendi kuruluşlarının özel kurumsal renklerini de seçebilecekler.
Gaza bastığınız anda devrilenen motor maksimum gücü sıfırdan itibaren verebiliyor ki bu elektrkli otomobilin diğerlerinden üstün olan en önemli yönü bence. 30 km/s hıza kadar ses duymanız mümkün değil. Daha sonrasında lastik ve yol sesini hissedebiliyorsunuz. Gaz pedalına yüklenirseniz bir uçak motorunun çalışmaya başladığı anda verdiği özel bir ses duymanız mümkün. Araçlarda dışarıdan ses duyulamadığı için Renault mühendisleri bu otomobillerde kullanılacak çok özel bir ses geliştirmeye çalışıyor. Araçlara entegre edilecek bu ses sayesinde ayyaların araçları farketmesi sağlanacak.
Fluence Z.E.
Flunece Z.E.’de ise aracın şasisindeki değişim dikkat çekiyor. Arka bölüm pil yeri açılması için C sütunundan itibaren 13 cm uzatılmış. Arkada ağırlığı 25o kg üzerinde olan pilin kullanımı ve önde normal motordan çok daha hafif bir elektrik motorunun yer alması ağırlık dengelerini bozduğundan ön ve arka takım yeniden tasarlanmış ve ağırlık dengeleri tekrar ayarlanmış. 4,75 m uzunluğu ile, elektrikli Fluence versiyonunda orijinal versiyonun genel dengesini korumak amacıyla kasa yanları yeniden çizilmiş.
Ön yüzde, Renault logosu, far çevresi ve alt kısmı, sis farlarının çerçeveleri mavimsi rengiyle dikkat çekiyor. Ön hava girişi ızgarasının üzerinde boydan boya bir parlak siyah bant yer alıyor ve ızgara birbirlerine bir çıta ile bağlı mavimsi renkte iki çerçeveden oluşan bir kaplama ile süsleniyor. Ayrıca, alt hava girişi karoser ile aynı renkte ve iki sis farını birleştiren bir maske ile tamamlanıyor.
Akıcı ve uzun hatlara dayanan Renault Fluence Z.E.’nin tasarımı arka tekerlek pozisyonuna uyumlu olacak şekilde arka dikmeler hizasında değişiklik görmüş. Dolayısıyla arka cam bazı prestijli sportif coupe modellerde olduğu gibi gömülü kalmış. Aracın arkasında orantılı boyutların korunması için arka camın altına parlak siyah renkli bir şerit eklenmiş. Arka farlar da kasa yanlarına doğru uzayarak aracın genel dengesine görsel olarak katkıda bulunuyor. Grafik tasarımları arka planı aydınlatılmış mavimsi baklavala şekillerinden oluşuyor.
Tamamen özgün olan bu profili tamamlamak üzere, Renault Fluence Z.E. parlak siyah dikiz aynası kapakları, kasa rengi yan çıtaları ve ön çamurluklar üzerinde yer alan iki şarj prizi kapağı ile diğer versiyonlardan ayrılıyor. Bagaj kapağı mavimsi renkte bir süs çıtası ve Fluence Z.E yazısı ile donatılmış. Öte yandan, arka tamponun alt kısmı aerodinamik yapıyı iyileştirmek amacıyla bir siyah hava difüzörü ile tamamlanmış. Aynı anlayış içerisinde, Renault Fluence Z.E’ye özgü dizayn edilmiş jantlar aerodinamik türbülansları azaltacak şekilde tasarlanmış. Renault elektrikli araçlarının özel rengi Energy mavisi gibi çok sayıda karoser rengi de tüketicinin beğenisine sunuluyor.
Elektrik motorunun yanındaki dişlilerin sürtünmemesi için sadece 600 gram şanzıman yağı kullanılıyor. Araçlarda yağ filtresi ve yağ deposu bulunmuyor. Flunece Z.E’de Kangoo Z.E ile aynı gösterge ve aynı sistemlere sahip. Sürüş keyfi ise paha biçilmez.
Fluence Z.E’nin elektrik motoru bobinajlı rotorlu senkron tip bir motor. Maksimum gücü 70 kW olup 11.000 d/d’da elde ediliyor ve maksimum torku 226 N.m.’ye ulaşıyor. Motorun ağırlığı 160 kg. Bu elektrikli motorun sağladığı ivmelenmeler net ve doğrusal olup, maksimum torku çok düşük devirlerde devreye giriyor. Fluence Z.E’de kullanılan lityum-iyon bataryanın enerji kapasitesi 22 kW/s. Seri üretim modelde batarya 300 dm3’lük (VDA/ISO) bir bagaj hacmini koruyacak şekilde arka koltuk sırtlığının gerisine yerleştirilecek. Ağırlığı 250 kg. Yavaşlama fazında enerji geri kazanımı sistemi, bataryaların şarj edilmesini sağlıyor.
Kangoo Express Z.E. ve Fluence Z.E. ilk olarak 15 Nisan 2010’da tanıtıldı ve bu tarihten itibaren www.renault-ze.com sitesinde ön siparişleri yapılabiliyor. Aracını seçmek ve lansmandan itibaren elektrikli araca öncelikli olarak sahip olmak için müşterinin on-line kaydını yaptırması yeterli olacak.
Aylık akü parası 70 küsür euro, ben bunu benzine mazota vs. versem arabaya daha çok binerim. Üstelik aylık 70 euro az para değil benzine versem bu kadar parayı gideceğim yere daha çabuk ulaşırım üstelik her yerde depo fulleme olanaklı. Elektrikli araba masraflı, yüke gelmez, fazla yol yapmaz, ben Antepliyim yazın İstanbul’a elektrikli arabayla 1 haftada zor ulaşırım.
Benim aklımda daha alternatif daha etkili projeler var sadece bana yardımcı olabilecek bir mühendis ve eli kolu heryere rahatlıkla ulaşabilecek bir büyük kişi.