Mercedes-Benz’in yenilenen ve en yeni teknolojilerle donatılan E Serisi’nin Coupe ve Cabrio modellerini Almanya ve Danimarka’yı kapsayan yaklaşık 600 kilometrelik keyifli bir parkurda kullandık.
Aracı anlatmaya başlamadan önce sizlere güzergahımızın özellikleri hakkında bazı bilgiler vermek daha uygun olacak. Almanya’nın Hamburg kentinde başlayan yolculuğumuz ilk gün ülkenin kuzeybatısında bulunan Kuzey Denizi’nde yer alan Sylt Adası’na kadar yaklaşık 300 kilometre boyunca devam etti. Yemyeşil bir doğanın eşlik ettiği virajlı yollarda ilk gün kullandığım araç E 400 Coupe oldu.
Yolculuğun ilk günkü son durağı olan Sylt Adası’na ulaşım için sadece otomobil taşıyan çift katlı trenle yapılan yolculuğun ise eşsiz bir deneyim olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
İkinci gün ise Sylt Adası’ndan feribotla Danimarka’ya bağlı Havneby Adası’na hareket ettik ve bu noktadan itibaren çoğunluğu otoban olan ve yüksek hızlara ulaşabildiğimiz yolculuğumuzda E 400 Cabrio bize eşlik etti.
Bu noktada hava sıcaklığının13 0C olduğunu da belirtmekte yarar var.
Güzerhahtan bahsettikten sonra sürüş izlenimine geçmeden önce araçla ilgili bazı bilgileri paylaşmakta yarar var.
Yeni E Serisi Coupe ve Cabrio modelleri arasında açılabilir tavan yapısı dışında önemli bir tasarım farkı bulunmuyor.
Her iki model de selefine göre çok daha etkileyici dinamik bir yüze sahip. Önde gösterişli tampon ve geniş hava girişleri, krom çerçevyle vurgulanan ön ızgara ve ortasında büyük Mercedes-Benz logosu ile daha ilk görüşte sizi kendisine bağlıyor. Aracın büyük far bloğu özel gündüz farları tasarımıyla karakteristik bir bakışa sahip. Ön ızgaradan başlayarak A sütununa kadar devam eden yüksek kaput çizgisi, otomobilin önden arkaya doğru uzayan yay gibi gergin ve son derece sportif profiline katkı sağlarken, güçlü ve sağlam bir etki bırakıyor.
Gövde boyunca üst ve alt kısımda yer alan belirgin hat çizgileri de bu dinamik tasarıma estetik bir doku kazandırıyor ve aracın aynı zamanda güçlü görünmesini sağlıyor. Arkada ise yatat koumlu büyük stop lambaları ve krom tampon altı kaplaması ile geniş egzoz çıkışları performans hakkında ipuçları veriyor.
Otomobil her iki gövde tipinde de dört kişi için tasarlanmış. İç mekanda kullanılan malzemeler sınıf standartlarının üzerinde diyebilirim. Kaliteli plastik, ahşap görünümlü kaplamalar ve metalik görünümlü kaplamalar mükemmel bir işçilikle harmanlanarak, otomobilin dış tasarımındakikalite algısını iç mekanda da fazlasıyla hissettirmeyi başarıyor.
Kolay takip edilebilen gösterge paneli ve derli toplu ve şık bir tasarıma sahip orta konsolun kullanımı son derece kolay. Orta konsolun en üst kısmında geniş bir dijital ekran yer alıyor. Bu ekran aracılığıyla multimedya sistemlerini, Bluetooth ve navigasyonu kullanabiliyorsunuz.
Daha altta ise havalandırma ızgaralarının altında son derece şık analog bir saat yer alıyor. Sırasıyla alta doğru multimedya sistemi ve klima sistemlerinin kumanda bölümleri yerleştirilmiş.
Eektrik kumandalı ve havalandırmalı koltukların pozisyon ayarı için daha önceki modellerden de bildiğimiz şekilde kapı üzerindeki düğmeler yardımıyla kolaylıkla ayar yapabiliyorsunuz. E Serisi Sedan’da ise bu kumanda düğmeleri koltuğun yan tarafında bulunuyor.
Her iki versiyonda da önde ve arkada sırt, bel, bacak ve yan destekler sunan spor koltuklar tercih edilmiş.
Her iki versiyonda da E 200 (2.0 lt. 184 HP), E 250 (2.0 lt. 211 HP), E 300 (3.5 lt. 252 HP), E 350 (3.5 lt. 306 HP), E 400 (3.0 lt. 333 HP), E 500 (4.7 lt. 408 HP) benzinli, E 220 CDI (2.2 lt. 170 HP), E 250 CDI (2.2 lt. 204 HP), E 350 BlueTEC (3.0 lt. 252 HP) dizel motor seçenekleri yer alıyor. Türkiye’de bu motor seçeneklerinden vergi mevzuatı nedeniyle E 200, E 250 benzinli ve E 220 CDI ile E 250 CDI dizel motor seçeneklerinin ilk etapta satışa sunulması bekleniyor.
Serinin en tutumlu versiyonu E 220 CDI’da 2.2 litrelik motor 3000 ile 4200 d/d aralığında 170 HP güç üretirken, 1400 ile 2800 d/d aralığında 400 Nm tork değerine imza atıyor.
E 220 CDI 100 kilometrede ekonomik sürüşte 4.4 litre yakıt tüketirken, araç 0-100 km/s hızlanmasını 8.5 saniyede tamamlıyor ve 235 km/s hıza ulaşabiliyor. Bu model 6 ileri kademeli düz şanzıman sistemiyle kombine ediliyor.
Serinin en performanslı üyesi olan E 500 ise 4.7 litrelik V8 motoruyla 5000 ile 5750 d/d aralığında 408 HP güç sunarken, 1600 ile 4750 d/d aralığında 600 Nm tork sağlıyor. 0-100 km/s hızlanmasının 4.8 saniyede gerçekleştiren aracın son hızı 250 km/s ile sınırlandırılmış. E 500 Coupe 100 kilometrede 8.9 litre ortalama tüketim değeri sunarken, Cabrio’da bu oran 9.1 litreye çıkıyor. Bu model tipi ise 7G-Tronic Plus otomatik şanzıman sistemine sahip.
Otomobilin her iki gövde tipinde de ses yalıtımının oldukça iyi olduğunu belirtmekte yarar var. Kumaş tavan genellikle ses yalıtımındaki sorunlarıyla bilinir ama ben ikinci gün yaklaşık 300 kilometre boyunca kullandığım E 400 Cabrio’da böyle bir sorunla karşılaşmadım.
Coupe ve Cabrio modellerinin performans konusunda birbirlerinden önemli bir farkı olmadığını belirtmekte yarar var.
Son derece dengeli ve konforlu bir yolculuk imkanı sunan otomobilde geliştirilmiş Distronic Plus teknolojisine direksiyon desteği de eklenmiş. Önünüzdeki aracı takip edip, gerektiğinde fren veye gazı otomatik olarak devreye sokan ve takip mesafesini koruyan sistem, aynı zamanda şerit dışına kayarken direksiyona müdahale ederek aracı tekrar şeridine döndürüyor. Bu arada Cabrio modellerde boyuna sıcak hava üfleyen Airscarf ve önden gelen rüzgarı kesen Aircap sistemleri de yer alıyor.
Yazı ve fotoğraflar: Önder Canözer & Mercedes-Benz Press / Almanya – Hamburg ve Sylt & Danimarka – Havneby