CARMEDYA.COM – Çeyrek asrı bırakan DizaynVip Group, global bir markaya dönüştü. Dünyanın 180 ülkesinde bilinen bir marka haline dönüştüklerini vurgulayan DizaynVIP Group Başkanı Erbakan Malkoç, üzerinde çalıştıkları projeyi duyurduklarında otomotiv sektöründeki dengelerin değişeceğini belirtiyor.
DizaynVip Group, yılı nasıl geçiriyor?
Tamamen seri üretime odaklanmış durumdayız. Eskiden 500 olan üretim kapasitemizi şu anda 1000’e çıkardık. Her ne kadar teknoloji üreten ve ihraç eden bir konuma kavuşsak da hand made özelliğimizi koruyoruz. Bu da seri üretim noktasında sıkıntılar çıkarabiliyor. Çin’e kurduğumuz tesisin benzerlerini diğer önemli lokasyonlarda da kurabilirsek, seri üretimde istediğimiz noktaya gelebileceğiz. Türkiye’yi, otomotiv teknolojilerinde dünyanın merkez üssü haline getirme hedefimiz var. Tasarım, teknoloji ve üretim vazgeçilmezlerimiz. Bütün yatırımlarımızı da bunun üzerine yapıyoruz. Fabrikalarımızda kullandığımız her şey ya kendi üretimimiz ya da ülkemizdeki üreticilerden temin ettiğimiz ürünler. Üzerinde çalıştığımız otomotiv teknolojisi üzerine yepyeni adımlar var. Şu an açıklayamayacağımız projemizi 2023’e kadar sizlere tanıtmak üzere büyük bir heyecan içerisindeyiz. 180 ülkede tanınan bir marka konumuna geldik. Geçtiğimiz yıl hayata geçirdiğimiz yapay zeka teknolojisinde önemli bir yol daha kat ettik. Bu teknoloji sadece sizin duygularınızı okuyup size sorular sormuyor aynı zamanda sorduğunuz bütün sorulara da cevap veriyor.
Yurt dışına araç yapıp satan bir şirket olarak ihracat rakamlarınız nasıl? İhracat konusundaki fikirleriniz neler?
Ben ciro konuşan bir adam değilim. Çünkü ben parayla sadece tanış olmuş bir adamım, arkadaş olma durumu asla olmaz. Öyle bir derdim de yok. Parayla arkadaş olanlar ciro konuşur. Ciro dediğin şey nedir biliyor musun? Al sattır. 1’e aldın 1.01’e sattın. Katma değerin ne? Yok. Bu ülkenin en büyük sorunlarından bir tanesi eskiden hayali ihracatçılar vardı. Sonra naylon faturacılar ortaya çıktı. Şu an ne var biliyor musun? KDV iadecileri. “-Ben ihracat yaptım. -Ne kadar? -100 milyon dolar. –Hayırlı olsun güle güle kullan.” Ne kazandırdın bize? Hiçbir şey. Ülke ne kazandı? Hiçbir şey? Sadece ve sadece KDV iadesi için ihracat yapıp, ülkeye döviz getirip devletin kasasını boşaltan insanımız var bu ülkede. Katma değerli ürün üretemediğimiz için biz hep ciro konuşuyoruz. Tamam, cironuz yüksek, kazanç ne kazanç onu söylesinler bana. Senin cebine 10 lira giriyor, 9.90 çıkıyor. Sana kalan ne? İşte bütün mesele bu. Biz az ihracat yapıyoruz. Ama katma değerimiz çok. Bizim kilogram başı katma değerimiz 350-400 dolar. 1.100 dolara çıkan kilogram başı katma değerimiz var. Ülkemizin ihracat rakamları kilogram başına 0.9-1.4 dolar arası değişiyor. Bu ülkede 300-500 dolara biz ihracat yaparsak, bize Amerika’nın gönderdiği gibi kilosu 2 bin 400 dolara dünyaya mal satarsak bizim sırtımız yere gelir mi? Biz dövizi mal karşılığında, ihracat karşılığında, katma değer karşılığında bu ülkeye getirirsek bize bir şey olur mu? O zaman buna bakalım, sen bana bunu sor. Katma değer ne kadar söyleyeyim sana. Hacim konusu benim işim değil. Ben al satçı değil, yap satçıyım. Üreticiyim.
Bir de KBA sertifikasyon süreciniz var.
“2015 yılında VanPartner By Mercedes-Benz” unvanını aldık. Şu an ise artık Mercedes-Benz’in unvanının dışında, KBA sertifikasıyla alakalı çalışıyoruz. Ürettiğimiz jantı zaten vermeye başladı. Jantından aracın içerisindeki ürettiğimiz kablosundan, elektronik kartından aracın şasesine kadar kendi şasemizi verip, dünyaya ihracatını gerçekleştireceğiz. Dünya otomobil üreticilerinin tamamı, otomobil üretmek isterlerse KBA sertifikasına sahip olmalılar. KBA sertifikasına sahip olmamız için çok kısa bir süremiz kaldı.
Türkiye’nin yerli otomobil üretim sürecini nasıl yorumluyorsunuz?
Biz dönüşüm yapan bir şirketiz. TOGG bizim segmentimiz bir araç değil. TOGG ülkemizde olması gereken, üretilmesi gereken bir araç, bir sınıf. Dünyada çok muadili olan bir ürün. TOGG ülkemizde olması gereken bir ürün mü? Evet. Faydalı olur mu? Evet. İnşallah yapılacak, edilecek, üretilecek ve ülkemize mal olacak. Bu çok gurur verici bir şey. Güzel bir yerden yakaladık. Yeni bir dünyada, yeni bir sınıfın içerisinde olmak çok güzel bir şey. Çünkü artık sınıflar değişti. Bugün güneş enerjili, bataryalı, elektrikli araçlar gündemde olacak. Biz de burayı bence doğru bir zamanda yakaladık. TOGG bu manada, eğer ki sürdürülebilir olursa, en önemli tarafını konuşuyorum, yapılması osu busu benim için çok basit olan bir şey. Bunun gurur duyulacak tarafı şurası olması lazım bana göre, sürdürülebilirliği. Biz bugün TOGG’u yaptık; 10 sene sonra, 20 sene sonra, 50 sene sonra yapabilecek miyiz? Bunu markalaştırabilecek miyiz? Globalde bir marka olacak mı? Önemli olan bu. Dolayısıyla TOGG tabii ki yapılsın. Fakat bizi bu sınıfa koymamak lazım. Biz dünyanın en iyi otomobil üreticilerinin ürettiği otomobilleri değiştirip dönüştürüp onlara geri satan bir şirketiz. Amma velakin, bizim de artık dünya otomobil endüstrisine girerken kral sandalyesiyle girme hayalimiz var. Biz öyle bir otomobil tasarlıyoruz ki dünya otomobil endüstrisini şöyle bir çarpacak, bölecek, içinden geçip gidecek. Bu kadar net söylüyorum. Buna gülecekler olacak biliyorum. Sizin hayaliniz küçükse kimse gülmez, büyük hayallere herkes güler. Benim hayalim çok büyük. O yüzden de bu hayalin gerçek olduğunu biliyorum. Bugün dünyada Tata da otomobil üretiyor Rolls Royce da. Rolls Royce’un ürettiğiyle Tata’nın ürettiği aynı şey değil. Yarın Rolls Royce’un ürettiğiyle Erbakan’ın ürettiği de aynı olmayacak. Çünkü ben onlara Rolls Royce, Maybach, Bentley gibi arabalar üretmeyeceğim. Bizim projemizin adı “Something.” Bizim “Something”in yanında, pazarda kendilerine yer aramaya çalışacak bu saydığım markalar. Yani ucuz arabalar onlar. O yüzden benim böyle bir hayalim var. İnşallah biz de otomobil endüstrisine böyle bir araçla, bu sınıfa bu şekilde gireceğiz ama kral sandalyesiyle.
Aynı zamanda bir tasarımcı olarak şu an otomobillerdeki tasarımları nasıl görüyorsunuz?
Dünya minimalist tasarımlara yönelmeye başladı. Bizim 30-35 yıldır yaptığımız şeyi yapmaya başladı. Dar alanlarda geniş paslaşma. Biz iki metre kare alan içerisine bir yaşam alanı sığdırıyoruz. İnsanların koca bir ofise sığdıramadığını biz iki metre kare alana sığdırıyoruz. Bu 30 küsur yıldır böyle. İnsanlar şunu anladılar, daha minimalize bir hayat yaşadıkları zaman aslında daha kaliteli bir hayat yaşamış oluyorlar. Hepimiz öyle değil miyiz? Ben bir zamanlar, aman onu gördüm onu alayım, bunu gördüm bunu alayım… Şimdi giydiğim ya bir siyah tişört ya bir beyaz gömlek. Başka da bir şey giymiyorum, gerek yok ki. Hayat aslında bu kadar basit, abartmaya gerek yok. Dolayısıyla, insanlar minimalize olma noktasına giriyor. İnsanlar fütüristik tasarımları; tasarımın göz yormamasını, ona baktığında keyif almasını, renklere baktığında zihnini güzel anlamda okuyacak bir şey olmasını istiyor. Otomobillere de bakalım, eskisi gibi değil artık. Otomobiller farklı bir boyuta gidiyor. Otomobiller artık otomobil olmaktan çıkıp ya yaşam alanı olmaya ya da ticari bir araç olma yoluna gidiyor. Yarın bir gün 5.0 sanayinin ürettiği otonomlar olduğunda, karanlık fabrikalardan çıkacak araçlarda şu olacak; araç gelecek gidecek sizin çocuğunuzu okuldan alacak, getirecek, götürecek. Seninle alakası yok, şoförle alakası yok, kimseyle alakası yok, kendi gidip kendi gelecek. Sonra sen gece yatarken gidecek, çıkacak alışveriş yapacak, çalışacak, sana para kazandıracak. Banka hesabında sabah kalkacaksın paran olacak. Otomobillerin geleceği bu.