CARMEDYA.COM – Groupe PSA Türkiye, Covid-19’un salgın ilan edilmesinin hemen ardından Covid önlemlerini hayata geçiren ilk firmalardan biri olmuştu.
Grup şimdi ise sektörde bir ilki daha gerçekleştirerek Ocak 2021 itibariyle ‘Flexlife’ sistemine geçeceğini duyurdu. Salgının dünyadaki ve Türkiye’deki gelişimini yakından takip eden PSA Türkiye yönetimi, Haziran sonundan Eylül sonuna kadar ofise gitmeyi çalışanlarının ve departman yöneticilerinin inisiyatifine bırakacak. Salgının seyrine göre Eylül sonundan yıl sonuna kadar da iki gün ofis, üç gün evde çalışma düzenini sürdürecek. Grup 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle ise Kolektif House’un Ataşehir Şubesi’nde “Flexlife” çalışma modeline geçecek.
Bu yeni model ile sektörde büyük bir değişimin daha öncüsü olacaklarını vurgulayan Groupe PSA Türkiye Başkanı Olivier Cornuaille liderliğin sadece rakamlarla değil bazen de farklı yolda yürüyerek başkalarına öncülük etmekle olduğunu söyledi. Cornuaille sözlerine şöyle devam etti: “Geçtiğimiz dört aylık süreçte PSA Türkiye olarak yeni günlük rutinlerimize çok hızlı bir şekilde adapte olduk. Şurası muhakkak ki, içinden geçtiğimiz dönem bize dijital dönüşümün, organizasyonel değişimin de itici gücü olacağını gösterdi. PSA Ekibi olarak, bu süreçte önceliğimizi dijital yaklaşımları yapılandırmak olarak belirledik ve radikal adımlar attık. Biz aynı hedefe odaklanabilen bir ekibiz, bunu yaparken artık gelenekçi iş yapış kültürünü rafa kaldırma kararı aldık. Uzaktan çalışmaya uygun yapılandırılmış teknik altyapımız ile çalışan evinde, ofiste ya da bayi teşkilatımız ile sahada çalışma özgürlüğüne sahip olacak.”
‘Flexlife’ adını verdikleri yeni çalışma modeli ile gerçek bir ‘değişim’ hareketi başlattıklarının altını çizen Groupe PSA Türkiye CCO’su Ayça Furth ise ‘yeni normal’in olagelen sistemin zorlama bir uyarlaması olmaması ve içinden geçilen sürecin doğru okunup, radikal olarak yapılandırılması gerektiğini belirtti.
Furth: “PSA Türkiye, Grubumuzun çeviklik, verimlilik ve birlikte kazanmak değerlerini içselleştirmiş, proaktif ve yaratıcı genç bir ekipten oluşuyor. Bu dönemde iş yapmak için geleneksel kurallara ihtiyacımız olmadığını gördük ve çalışanlarımızın beklentilerini derinlemesine anlamaya çalıştık. Bu dönemin toplumda yarattığı yeni değer algısını iyi okuduğumuzu düşünüyorum. Bu doğrultuda artık klasik anlamda iş/yaşam dengesi söylemi yerine, çalışanlarımızın farklı rol ve yetkinliklerini bütünsel olarak tecrübe ettikleri, yaşamın içinde taşarlanmış profesyonel iş yapış fikri bizi oldukça heyecanlandırıyor. Kişisel farklılıkların gücünü harekete geçirecek, bütünsel bir bakış açısı konuşuyoruz. Bu perspektiften ofis tanımı, bu yeni bakış açısını vücuda getirmek adına, bizim için güçlü bir araca dönüştü. Bu bağlamda nerede, ne zaman ve nasıl çalışmak, istek ve kararını tamamen çalışanlarımıza bırakacağımız flex ofis fikrini hayata geçiriyoruz. Flex ofis, aynı zamanda esnek yaşam ve iş hayatını hayatın içinde ve doğal akışında tasarlıyor. Bu yaklaşımımızla, çalışanlarımıza değişen gerçekliğe uyumlu yaşama şansı sağlarken, inovasyonu tetikleyen, birey odaklı iş yapış yaklaşımı ile sektörde bir yeniliğe liderlik ediyor olmaktan dolayı da ayrıca gururluyuz.” dedi.
